Hiç “DOKUNMAYIN” yazan bir tabela okudunuz ve hemen yasak nesneyi hissetme ihtiyacı hissettiniz mi? O halde Dokunsal mimari ve tasarımlar tam size göre. İngilizcesi Tactile olan bu yaklaşım insanların ‘gerçek’ bir şey aradıkları zaman dokunsallığa çekilmeleri üzerine kurulu.
Dokunsallığın ortaya çıkışı nasıl oldu?
Dokunsal Mimari öncesi Dokunsallığın psikolojik temelinden kısaca bahsedelim. Dokunsal uyarımın ilk ortaya çıkışı 1958’de psikolog Harry Harlow sayesinde oldu. Harlow annesiz bebek maymunlarla bir deney yaptı ve onlara iki yapay taşıyıcı anne arasında bir seçim yaptırdı. Her ikisi de ahşap ve tel örgüden yapılmıştı. Aradaki fark, birinin üzerinde bir şişe süt varken diğerinin bezle kaplı olmasıydı. Maymunlar besin kaynağı olmamasına rağmen kumaş anne ile bağ kurarak psikologları şaşırttılar. Miami Üniversitesi Tıp Fakültesi, prematüre bebeklerin küvözde bırakılmak yerine düzenli olarak dokunulması ve hareket ettirilmesi durumunda daha hızlı iyileşme sağladıkları sonucuna vardı. Bu çalışmalar dokunsal uyarımın önemini anlamamıza ve günlük yaşamımıza uygulamamıza öncülük etti.
Harlow Deneylerinin Üzücü Arka Planı
Harlow, 1932 yılında laboratuvarında bir maymun evi açarak, kendi yavrularını üretmeye karar verdi. Bu ev içinde ebeveynlere nadiren yer veriliyordu ve genelde yavrular kendi başlarına büyütülüyordu. Buna anneden yoksunluk denmektedir ve günümüzde etik nedenlerle kullanımı neredeyse tamamen durmuş bir yöntemdir.
Anneden yoksunluk deneylerinde ortaya çıkan ilginç bir durum, yavruların kendi anneleri yerine bulabildikleri diğer maymunlara (bu durumda insanlara) bağlanmasıdır. Harlow’un kendisi, öğrencileri, çağdaşları ve iş arkadaşları kısa bir süre içinde bu yavru maymunların sağlıklı bir şekilde büyümesi için gerekli olan tüm basamakları öğrendiler ve annenin yerini aldılar. Literatürde buna vekil annelik denmektedir.
Ancak ilginç bir durum vardı: Her ne kadar yavruların sağlıklı bir şekilde gelişmesi için ellerinden geleni artlarına koymuyor olsalar da, annelerinden yoksun kalan yavruların davranışlarının, anneleriyle büyüyen yavrulara nazaran çok farklı olduğunu fark ettiler. Annelerinden yoksun yavrular garip davranışlar sergiliyorlardı, içe dönüklerdi, sosyal becerilerden yoksunlardı. Çünkü bu yavrular sadece annelerinden değil, diğer yaşıtlarından ve oyun arkadaşlarından da yoksun bir şekilde büyüyorlardı. Bu şekilde büyüyen yavruların daha agresif ve korku dolu olduklarını fark ettiler. Bir de… Bebek bezlerine aşırı düşkünlerdi.
Harlow, bebek bezine olan bu aşırı düşkünlüğün, tam da yukarıda söz ettiğimiz huzur, konfor, sevgi, sıcaklık, vb. faktörlerden ileri geldiğini düşündü. Harlow’a göre bu bebekler, bezlerine son derece düşkünlerdi, çünkü annelerinden almayı bekledikleri sıcaklığı ve konforu bu bez parçasında buluyorlardı. Bunun üzerine Harlow, deneylerini bu bağlanma kavramı üzerine kurmaya karar verdi.
Günümüzde Dokunsal Mimari Ve Tasarım
İnsanlar “gerçek” bir şey aradıkları için dokunsallığa çekilirler. Zamanımızın çoğunu dijital dünyada geçiriyoruz ve ortalama günde 200 den fazla kez telefonumuza bakıyoruz.Tüm bu dijital etkinin haricinde sadece gerçekten doğal bir şey bizi gerçeğe yaklaştırıyor. Tam da bu noktada Dokunsal mimari dokunmayı tetikleyen tasarımlara dönüşüyor.Bunu da basit formlar üzerinde sadece yüzeylerle oynayarak başarıyor.
İşlevsellik ve ergonominin yanı sıra, ürün tasarımında da merkezi bir rol oynuyor. Örneğin, bir ürüne hoş ve kaymaz bir yüzey hissi vermek için Braun, tıraş makinelerinde özel plastikler kullanır. Dokunma hissi, bir ürünün özelliklerini anlamak ve tasarımını değerlendirmek için görsel, akustik ve koku alma duyuları kadar önemlidir. Örneğin, pürüzsüz yüzeyler soğuk ve itici hissettirme eğilimindedirler.
Mimarlar duyuları harekete geçiren alanlar tasarlarken bir tasarımın dokunsal deneyiminin kullanıcılarını nasıl etkileyebileceğini incelerler ve bir kişinin sosyal davranışı, kendi algısı, bir binadaki keyfi ve konforu söz konusu olduğunda etkilerin anlamlı ve ölçülebilir olmasını hedeflerler. Örneğin; ham elementlerin seçimi, beklenmedik heyecanla karışık bir sıcaklık ve aşinalık verir.
İç mimarlar, “görsel ağırlık” eklemek için doku kullanırlar. Başka bir deyişle, odanın bir nesnesinin veya bölümünün dikkati kendine nasıl çekebildiğini belirlerler. Zıt dokular, belirli yönleri diğerlerinden daha fazla öne çıkarmanın bir yoludur yani doku, vurgu oluşturmanın bir yoludur. Bir odaya doku eklemek, saçaklı kenarlı bir yastıktan çok daha fazlası demektir. Pürüzlü olanı pürüzsüz ile harmanlamanın ve görsel dokuyu nasıl yaratacağını bilmenin sanatıdır.
2021’de sıkça rastlayacağımız Dokunsal Mimari Ve Tasarım örnekleriyle devam edelim…
Hayatlarımız ne kadar dijital olursa, fiziksel olanı o kadar çok arzuluyoruz. Denge ile ilgili. Duyuları harekete geçiren daha dokunsal malzemelere doğru ilerliyoruz. Moda alanında da dokunmayı tetikleyen tekstiller bu sene revaçta olacak.
Issey Miyake, Ready to Wear Spring Summer Collection in Paris